Menu

Hasbihal

HASBİHAL

            Çalışma hayatını düzenleyen yasa ve bu yasa çerçevesinde hazırlanan diğer mevzuat kapsamında yürütülen iş ve işlemlerin amacı; mevzuat metninde tamamlandığı gibi çerçevelenmiş ve diğer tanımlarla ilişkilendirilmiştir.Yasanın diğer yasalarla bağlantı noktaları da hazırlanma aşamasında hukuksal boşluk oluşturmaması bakımından “ilgili kurumların görüşleri” alınmıştır. Yasalarda “keyfiyet” tanımlanmamış olup, yasanın uygulanmasındaki keyfi uygulamaların, uygulayıcıların bilerek ve isteyerek tercih kullanımları olarak karşımıza çıkmaktadır. Resmiyetteki keyfi uygulamaların çalışma hayatında çatışmalara sebep olacağı aşikar olup, sonucu itibariyle suç teşkil edecektir. Kuralların sulandırılması veya uygulamadaki çarpıklığın denetimi ve rehabilitasyonundan sorumlu “denetim mekanizmasının” yönetimin etkisi alında kalması ise durumu içinden çıkılmaz bir hale sokacaktır.

           Kurumsal işleyişlerin siyasi temayüllere uydurulması bir kesimi memnun ederken diğer kısmı ise rahatsız edecek ve mağduriyetlerin yaşanmasına sebep olacaktır. Kamu kesiminde kuralsız eylemler; varlığı itibariyle yönetimde kafa karışıklığı, uygulamada tutarsızlık, hak kaybı ve mağduriyetler yumağı oluşturarak süreç sonunda altından kalkılamayacak ve telafi edilemeyecek boyutta “toplumsal sorun” olarak karşımıza çıkacaktır.

          Çalışma hayatında karşımıza iki “güç çıkmaktadır.Biri iş veren ve diğeri iş görendir.Sermaye ve iş gücünün bir araya gelmesi ile ortaya çıkan ürünün istenen kalitede, istenen miktarda ortaya çıkması ve istenen faydayı sağlaması  iki gücün karşılıklı anlayışına bağlıdır.

         Çalışma hayatındaki sorunların karşılıklı anlayışla giderilmesi, emek ve sermaye kayıpların önlenmesi, iş veren ve iş gören arasındaki hak taleplerinin yerine getirilmesi. hak kayıyıplarının ortadan kaldırılması maksadıyla ortaya konan çözüm SENDİKA olarak karşımıza çıkmaktadır.

       Birlikte hareket etmek, güçlü olmak mantığında her iki tarafın hareketini kontrol eden DEVLET; adaleti yasayla sağlayacağından yasama erkinin kararı ve onayı uygulamaya konmuştur.

        Yasanın esası ışığında usul yönünden incelenmesi, uygulamadaki oluşan algılar ve siyasi temayüllerin tahribatlarının gün ışığına çıkartılması çabalarımızı anlamlı kılacaktır.

           Çalışanların üyelik aşamasındaki “basit” ve “kolay” uygulamanın yanında, uğradıkları psikolojik “baskı” nedeniyle yaşadıklarını dillendiremeyişleri bile sorunun vehametini ortaya koymaktadır. Oluşturulan “korku imparatorluğu” insani ve vicdani tercilerini bastırmaktadır. Sindirilen duyguların, “kerhen” ortaya konandan daha farklı olması mahalle baskısının göstergesidir. İradenin hür bir şekilde ortaya konamaması, bir şekilde umuda bağlanması ve iş hayatındaki kariyer basamaklarına atanamama endişesi çalışanları birilerinin gölgesinde bırakmaktadır. İş veren ve iş görenlerin arasındaki adalet olgusunu sağlayan yasanın keyfilikle sulandırılması, ranta dönüştürülmesidir.

          İradenin ortaya konması olan “Üyelik Formu” nun çalışan tarafından doldurulması, kuruma ibrazı ve sonraki aşamalarda “idare” tarafından ters yüz edilmesi sıklıkla rastlanılan baskıcı uygulamalardandır. Tarafsız kalması gereken idarecilerin “tarafsızlığı”, tarafsız davranan idarecileri de töhmet altında bırakmaktadır. Ayrıca; sendikal faaliyetlerde “yönetici” pozisyonunda bulunan ve sonrasında bir şekilde kurumlarda yönetici olan kişilerin uygulamalarına bakılmaksızın “adaletsiz” veya “tarafsız olamayacağı” algısı, yaşanan gerçeklerin sonucudur. İyi niyet olarak telakki edilen ve savunulan tarafsızlığın bir şekilde delinmesi, sessiz yığınların “sukut ile isyanı” değilmidir.

            Teknolojinin nimetlerinden faydalanarak, Memur sendikalarına üyelik işlemlerinin de İşçi sendikalarında olduğu e-devlet kapısı üzerinden yapıldığı taktirde hiç görünmeyen farklı bir bürokrasi de ortadan kalkmış olacaktır.

          Adalet ararken adaletsizliği, eşitlik ararken eşitsizliği, baskı ve zulmu yaşamak hiçbir çalışanın kaderi olmamalıdır. Yasanın tarif ettiği “sarı sendika” kalıbının dışında  kalan bir sendikal faaliyet, tüm çalışanların hayalidir. Sistemin sağlıklı işlemesi fayda sağlayacağı gerçeğinden hareketle, oluşabilecek hataların ortadan kaldırılması kanun yetkisiyle iş görenlerin “iyi niyet” ve “doğru hareket”le çalışma yapması da oluşan yanlış algıyı ortadan kaldıracaktır.

          Toplumsal barış ve huzurun çalışma hayatıyla ilintili olması münasebetiyle; çalışanların refah ve huzuru, çalışma ortam ve şartlarının iyileşmesi, kurumsal işleyisin demokratik olması ve insan hakları normlarına uygunluğu, atanma, yer değiştirme de liyakat ve adaletli uygulamalarıyla doğru orantılı olarak yeniden gözden geçirilmelidir.Aynı ünvanda farklı kurumlarda çalışanlar arasındaki oluşan ücret farklılıklarının ortadan kaldırılması, “eşit işe eşit ücret” anlayışının hayata geçirilmesi aciliyet arzeden hususlardandır. Ayne şekilde kadrolu, sözleşmeli, geçici tanımlamalarının kadrolu olarak güncellenmesi, çalışanlar arasındaki hiç de adil olmayan sınıflandırmanın olumsuz etkisini “yararlı” hale getirmek te çalışma barışı açısından önemli unsurdur. Sorunların ortaya konması ve çözüm üretilmesi konusunun detaylarıyla değil, iş ve işlemlerin temelindeki yaklaşımların irdelenerek, pürüz olarak karşımıza çıkan “irade” ve  “yetki”ile “tarafsız hizmet anlayışı” veya “yandaşlık” yaklaşımlarının gün yüzüne çıkartılması ve “adalet süzgecinden geçirilerek “huzurlu” ve verimli sonuçlar hedeflenmelidir.

         Sendikal faaliyetin yasal olarak yapılması, farklı bir deyişle; çalışana hak arama koridoru açılması, aslında yönetimin adaletsiz olduğu gerçeğini ortaya çıkarırken, yanlışı düzeltmenin uzun,  çileli ve çetrefilli yolunun seçildiği,  basit, kolay ve zahmetsiz olanın  tercih edilmediği gerçeği gözümüze batmaktadır.

          Çalışanların olması gerekeni değil de mevcudu yaşaması zorunluluğu olduğundan var olanın rehabilite edilmesi konusunda duyarlı olmasının yanında, düşüncelerini ifade edebilmesi için de “suçlanma” ve “kınanma” korkusu yaşamadan “özgürce” iradesini ortaya koyabilmelidir. Çalışanın iradesine ket vurulması, hem işveren hemde işgören cephesinde oluşan bir gerçekliktir. Her iki tarafta “susturma”, “sindirme” hareketlerinden vaz geçmeli, her ne sebeple olursa olsun “egoizm” filizlenmelerine müsaade edilmemelidir.

        Çalışanlar üzerindeki etkisini bilerek ve prim kazanmak adına, “beklenti “haline dönüşebilecek siyasi söylemlerin, gerçekleşme olasılıkları hesaplanmadan “sloganlaştırılması; çalışanı psikoljik olarak etkileyecek ve oluşan “beklenti” çalışmasını olumsuz etkileyecektir. Verimsiz bir çalışma aslında kaynak israfından başka bir şey değildir. Daha fazla taraftar kazanma adına yapılan, reklamdan öteye geçmeyen, milli veya manevi söylemlerle kamufle edilmiş olan argümanların kullanılması, çalışma hayatındaki açacağı yaraların belkide tedavisi olmayacaktır. Diğer taraftan; yapılan olumlu gelişmeleri, tasarı ve planları sadece muhalefet mantığında körü körüne karalamak, yok saymak da son derece tehlikelidir.

          İnsanları olduğu gibi kabul ederek, yasa kapsamında ve “Sendika Faaliyeti” yapmasını beklemek doğru bir harekettir. Sendika çatısı altında ortak hareket etmek, tek ses olabilmek, demokratik usullerle birlikte kararlar alabilmek mantığı içerisinde doğru olandır. Olayı farklılaştırıp sendika çatısı altında “kral” olmak, “Kraldan çok kralcı olmak”, sendikanın fıtratına tezat oluşturacaktır. Sendika yetki sorumlulukları yasa çerçevesinde çalışma hayatı ile ilgili olarak belirginleşmeli, sendika faaliyetlerini siyasi taleplerle örtüştürerek söylem geliştirmek yanlış olandır. Yasanın etrafını dolaşmak, yasaya rağmen iş geliştirmenin yanlışlığının yanında suç teşkil edeceği ve hukuksal sonuçlar doğuracağı unutulmamalıdır.

         Hülasa; güneşi balçıkla sıvamaya çalışmak yerine güneşin nimetlerinden faydalanmanın daha mantıklı olduğu bilincinin yaygınlaştırılması, sendikal faaliyetlerin yasa çerçevesinde yapılması ve siyasi otoritenin etkisinde kalmadan, sararmamış bir sendika  çatısı altında çalışanların hür iradesini ortaya koyabilmesi için çalışmalar yürütülmelidir.

                                                                                   Saffet KARAKOL

                                                                                     LİYAKAT SEN

                                                                                   Tokat İl Temsilcisi



Bu sayfa 2639 kez ziyaret edilmiştir.