Menu

Bir Namuslu Yeter

Usulsüz işlere bulaşmış ortalama 20 kişinin çalıştığı bir devlet dairesi düşünün...

 

Evraklar kaybolur, imzalar sahteleşir, kamu malı özel çıkarlar uğruna harcanır...

 

Bu tabloya alışmış olanlar için bu durum sıradanlaşır. Ama sonra kuruma bir kişi daha atanır. Namuslu bir memur. Ve her şey değişir.

 

Çünkü namuslu bir insan, sadece kendi ahlakını korumaz; çevresine de ayna tutar. O memur, usulsüzlüğün ortasında bir kilit gibidir. Onun varlığı, diğerlerinin rahatça hareket etmesini engeller. Kimse onun gözlerinin içine bakarak sahte belge düzenleyemez. Kimse onun olduğu ortamda “herkes böyle yapıyor” diyemez. Çünkü artık “herkes” değildir.

 

Namuslu olmak, sessiz bir direniştir.

Bir sistemin çürümüşlüğüne karşı dik durmaktır. Ve çoğu zaman yalnız kalmaktır. Ama o yalnızlık, bir toplumun vicdanı olur. O bir kişi, belki terfi almaz, belki dışlanır, belki tehdit edilir. Ama o kişi sayesinde bir kurum ayakta kalır. Bir belge doğru düzenlenir. Bir hak yerini bulur.

 

Sistemi değiştirmek için çoğunluk gerekmez. Cesaret gerekir.

Ve cesaret bulaşıcıdır. O namuslu memur, bir diğerini cesaretlendirir. Sonra bir başkasını. Ve bir bakarsınız, o 20 kişilik devlet dairesi artık 20 namuslu insana dönüşür. Çünkü kötülük, karanlıkta büyür. Işık yandığında dağılır.

 

Bugün kamu kurumlarında, özel sektörde, sokakta, okulda, hastanede… Nerede olursa olsun, bir kişinin doğruluğu, bir yapının kaderini belirleyebilir. O yüzden “Ben ne yapabilirim ki?” demeyin. Çünkü bazen bir kişi, bir kilit olur. Ve o kilit, usulsüzlüğün kapısını kapatır.

 

Serdar Gündüz

Liyakat-Sen Genel Sekreteri



Bu sayfa 155 kez ziyaret edilmiştir.