Menu

ENGELLERİ ENGELLEMEK MÜMKÜN

 
Engellilik kavramı, bireylerin doğuştan veya sonradan meydana gelen hastalıklar, kazalar sonucu oluşan sakatlıklar neticesinde, bireylerin fiziksel, sosyal, ekonomik alanlarda toplumsal faaliyetlerini yerine getirme konusunda kısıtlanmasıdır.
 
Antik Çağdan günümüze dek engelliler farklı isimlerle ve olumsuz yargılarla birlikte ele alınmıştır. Engellilere yönelik bu olumsuz tutumu yıkmak hiç kolay olmamıştır. Tarih boyunca çeşitli modellerle açıklanmaya çalışılan engellilik olgusu, günümüzde ağırlıklı olarak hak temelli yaklaşımla ele alınmakla beraber kimi zaman engelliler halen 'verimsiz', 'işe yaramaz' gibi yaftalarla damgalanarak toplumsal hayattan izole edilip olumsuz tutumlarla karşılaşabilmektedir. Bu bireylerin de hayalleri, umutları, yaşama dair beklentilerinin olduğu göz ardı edilmektedir. Söz konusu engellerden dolayı yaşama eşit biçimde katılamamaktadırlar. Bu bağlamda, erişilebilirliğin sağlanması ve dışlanmanın önlenmesi için kâr amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşları, kamu ve yerel yönetimler devreye girmelidir.
 
Engelli olmak yalnızca ilgili bireyi ilgilendiren bir durum değil aynı zamanda ailesini ve yakınlarını da ekonomik, sosyal ve psikolojik açıdan etkileyen bir durumdur. Aile de engelli olmamalarına rağmen dolaylı yoldan sosyal ve ekonomik engelli bireyler olarak kabul edilmektedirler. Bu durum, engelli bireylerin bakımı için sorumluluk alan aile üyelerinin çalışma hayatlarının kısıtlanması sonucunu doğurur. Böylelikle toplum içindeki engelli sayısına ek olarak, engelli bireylere yardımda bulunan kişilerin de sayıca yüksek olduğu görülür. Refah devleti, sosyal devlet dinamiğini hedefleyen yönetimler, engellilerin topluma entegre olabilmesi için bu kısıtlamaları ve eşitlik ilkesini göz ardı etmemelidir.
 
Engellilerin hayatlarını kolaylaştıracak ve zaten zor olan yaşamlarını bir nebze daha kaliteli hale getirmek için yapılabilecek her türlü girişim devletin ve devleti idare eden ve idare etmeye talip olan siyasi partilerin üzerinde hassasiyetle durmaları gereken bir konudur.
 
Engellilerin sahip oldukları haklar konusunda bilgi sahibi olmaları, bu hakları etkin bir şekilde kullanmaları ve topluma entegrasyonları açısından büyük önem taşımaktadır. Eşitlik, ayrımcılık, eğitim, istihdam ve sağlık hizmetleri gibi alanlarda fırsat eşitliği sağlamak, engelli bireylerin güçlenmesini ve daha aktif bir rol oynamalarını teşvik eder. Haklarını bilen engelliler, özgüven kazanarak ihtiyaçlarını ifade edebilir, engelleri aşabilir ve yaşamlarını daha bağımsız yönetebilirler. Aynı zamanda, diğer engelli bireylere de ilham kaynağı olarak toplumsal refahı artırabilirler. Engellilik, yalnızca tıbbi bir sorun değil, sosyal bir perspektifle ele alınmalı; fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal boyuttaki zorluklar göz önünde bulundurulmalıdır.
 
Engellilik sorununun çözümünde kurumsal, ekonomik ve psiko-sosyal faktörler önemlidir; kapasite artırımı, eğitim ve istihdam fırsatları engelli bireylerin topluma entegrasyonunu destekler. Engellilerin haklarını bilmeleri, vergi avantajlarından eşitliğe kadar geniş bir yelpazede bu bireylerin toplumsal hayatta daha etkin olmasına olanak tanır. Haklarını savunmaları, hem kendi özgüvenlerini artırır hem de toplumsal refahı yükselterek olumlu etkiler yaratır.
Unutulmamalıdır ki engelliler için hayatı yaşanabilir kılmanın ilk koşulu, ön yargılarımızdan kurtularak onları toplumsal hayatın doğal bir parçası olarak görecek bakış açısına sahip olmaktan geçer.
 
       Eylül GÜNEŞ
Genel Başkan Yardımcısı
 


Bu sayfa 168 kez ziyaret edilmiştir.